20 Nisan 2016 Çarşamba

ERDEME GİDEN YOL





Konunun başladığından anlayacağınız gibi erdemliğin, dürüslüğün ve ahlakın bir sorumluluk olduğu bu felsefeden kısa bir bilgi vereceğim.Bu yazıda olabildiğimce sıkmadan, konunun bütünlüğü bozmadan size bu felsefeden bahsetmek istiyorum.Öncelikle Konfüçyüscülük, ahlaki ve felsefi bir Doğu Asya felsefesidir.Bireyin ahlakı ve iyi amellerini üzerine kurulu öğretidir.Bu felsefenin bireyin erdemini konu aldığından bahsetmiştim ama aynı zamanda sosyal, dini ve politik konulara da değinir.Atasözleri ve belagat yani söz sanatlarını kullanarak bireyi bilgilendirmekle yükümlüdür.Öyle bir felsefedir ki bu, Doğu Asya' nın tarihini ve kültürünü muazzam ölçüde etkilemiş ve Doğu Asya'daki bazı devletler devlet dini olarak benimsemiştir.Gelin önce Konfüçyüzcülük felsefesinin kurucusu tanıyalım
Kurucusu felsefenin isminden de anlayacağın gibi Konfücyüsdür. Döneminin bilgini ve sosyal bir filozofudur.Bazı tarihçiler ''Çin'in Sokratezi'' bile der. Konfücyüs'ün diğer filozoflardan ayıran en önemli özelliği ikna sanatını öyle batıdaki felsefeciler gibi tümdengelime dayanan bir akıl yürütmeyle değil, atasözleri ve söz sanatlarıyla kullanmasıdır.Niyetim bazı batılı okuyucular bu atasözlerinin bazılarını bulanık ve anlaşılmaz olarak görür.Mesela Beş Klasik kitabından birkaç örnek ;


·         Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.


·         Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.


·         Doğrunun ne olduğunu görüyor fakat onu yapmakta başarısız oluyorsanız eksikliğiniz cesarettir.



Ona göre ideal insan akıllı, cesur, kibar, törelere saygılı; hırslı olmayan ve mütecazi bir kimsedir.Diğer bir değişle Chun tzu der.Anlamı azilzade yani kültürlü de diyebiliriz.Bazı kaynaklarda hükümdarın oğlu manasında da kullanılmıştır.Konfücyüs 'a göre ideal bir toplum düzeni kurmak için halkı esas alınmalıdır.Halkın refahı ve saadeti toplumun düzeninde önemli bir vazifedir.Bu görüşü ile hümanist bir kişi olduğu sonucuna da rahatla varabiliriz.Hatta "Kendin için istemediğini başkalarına yapma" sözü de Rén'in Altın Kuralı olarak görür.
Rén'in konfüscülükte politik bir tutumu vardır.Konfüsçülük'e göre Rén insancıl davranma yani insani ilişkiler sergileme biçimidir.Hükümdarların ve devleti yöneten sınıfların Rén'e uymasını buyurmuştur.Aksi taktirde insancıl olmayan hükümdarın Gök aldığı yetki 'yi, yâni hükmetme yetkisini kaybetme tehlikesi vardır.



Peki, Konfüçyüsçülük bir din midir? Soru hala tartışılıyor.Birçok ayinin olmasına rağmen bu ibadetler bir meditasyon olarak uygulanıyor .Konfüçyüscülük, coğunlukla dünyevi ve ahlaki bir gelenek olarak görülür yani bir din olarak değil. Kuşkusuz ki, Konfüçyüs 'un öğretileri Buda'nın Sokrat 'ın ve İsa'nın kendi öz fikirleri gibi günümüze kadar değiştirmeden kalmamıştır. Çoğu Kutsal kitaplardaki gibi değiştirmeler ve oynamalar yapılmıştır.Sonuç olarak bu felsefe bireyin ve devlet büyüklerinın erdemini, ahlakını ve Ren'i (insancılığı) esas alan katı bir felsefi öğretidir.Haftaya bir başka konuyla görüşmek üzere :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder