28 Mayıs 2016 Cumartesi

Claude Monet : Gün Doğumu

Claude Monet : Gün Doğumu 1872
Tablo 1872'te Claude Monet tarafından yapıldı ve Paris Salon Galeri'ndeki bağımsız sergide görücüye çıktı. Blogumdaki ilk bu tabloyu açıklamak istedim.Çünkü bu sıradan bir tablo değil.Bu tablo Empresyonizm (izlenimcilik) akımının  doğmasına neden olan bir kaynak eserdi.İzlenimcilik modern resim sanatının en devrimci hareketidir. Objektif bir gerçekten, nesnellikten uzak bir anlatımla Monet, gün doğumunu kendi içinde oluşturduğu izlenimle çok güzel yansıtmış.Fırça darbeleriyle oluşturduğu değişik renklerle, ışığın etkisini yaratmayı başarmış.Tabi bu renkler pek canlı renkler değil.Bundan dolayı resimde netlik ve canlılık yok. Monet bu tabloda şiirsel ve duygusal bir betimleme yapmış.Bu sisli deniz sahnesine bu yakışır doğrusu.Sabah güneşinin suya yansımasıyla iki kayık ve belli belirsiz birkaç insan silueti..Resimdeki şiirsellik muazzam.

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Pavlus'un Hristiyanlıktaki önemi


Sonuna kadar gidip düşünceleri uğruna ölen tek kişi Sokrates değildi.İsa da benzer şekilde düşünceleri uğruna ölmüştür.Ölümünden yaklaşık 30 40 yıl sonra  Matta,  Markos,  Luka ve Yuhanna tarafından öğretileri kaleme alınmıştır.Hiçbiri daha önce İsa ile tanışmasa da onun hakkında bu kadar çok şey yazmaları bir o kadar ironiktir.Ama Yeni Ahit'in (Kitabı Mukaddes) asıl kalem erbabı Pavlustur. Aziz Pavlus'un yeni ahitteki parmağı oldukça büyüktü. O ilk Hristiyan ''Teolog''du.Kendisinden sonraki Hristiyan düşünürlere esin kaynağı olmuştur.Martin Luther, Augustinus, Karl Barth gibi büyük düşünürler üzerinde büyük etki yaratmıştır.İlerideki yazılarımda özellikle Augustinus üzerinde de ayrıca değineceğim.


Adam Elsheimer'ın Pavlus tasviri (1604)





Pavlus, Kudüs'teki Yahudi otoriterinden aldığı  emirle İsa'nın yolunda gidenleri yakalayıp geri getirmek için çıktığı Şam yolundaydı.Birden gökten bir ışık çevreyi aydınlattığı ve İsa'nın kendisine görüldüğünden bahseder ve kör olur.Üç gün sonra tekrar görme yetisini kazanır ve bu yolculuk sonunda Hristiyan olur.O günden sonra Pavlus bütün Roma İmparatorluğu gezerek vaazlar vermeye başlar.Kendisine havari diye isimlendirir.Halbuki İsa'nın yaşadığı dönemde şahsi bir temas kurmamıştır.Sebebi Pavlus'un kendi mektuplarında da bahsettiği gibi kendisini hain Yahuda'nın yerini almasıdır.Hristiyanlıkta Yahuda İsa'yı ele veren kişidir.Pavlus bir İncil yazmamıştır.Bunun yerine birçok seyahati sırasında İsa'ya inanan insanlardan oluşan cemaatlere düzenli mektuplar göndererek bilgilendirmişti. Aslında mektuplar onun havarisel vazifesinin bir devamı ve uzaması 
olarak da göz önünde bulundurulabilir .Eski Ahitteki  Hz Musa'nın yasa ve yasaklarını yürürlükten kaldırmış yeni bir anlayış getirmiştir.Kimileri Pavlus'u İsa'dan bağımsız bir din kurmakla suçluyorlar.Tabi konu hala tartışılmaya devam edilmektedir.Ayrıca Pavlus İsa'nın öğretileri açıklarken ahlak ve iyi amel görüşlerini  Yeni Platoncuların, Stoacıların ve Epikurosçuların felsefi  görüşlerini  ile sentezlendiği  de düşünülür.Kısaca Pavlus, modern İncilin temelini atmış ve Hristiyanlığı küreselleştirmede önemli bir misyon olmuştur.


Valentin de Boulogne'ya atfedilen Pavlus, Mektuplarını Yazıyor








23 Mayıs 2016 Pazartesi

EFSANEDEN GERÇEĞE


Raffaello Sanzio / Atina okulu  1509-1511  



İlk çağlardan beri insanlar doğada ki sıra dışı olayları farklı imgelerle betimlemiş ve açıklama getirmeye çalışmalardı.Tarihin babası olarak bildiğimiz Bodrumlu Herodot,  Antik Yunanistan'ın inanç sisteminin bir parçası olmuş ve doğadaki  bu olayların sonuçlarını mitler yoluyla hikayeler yazmıştır.Her ne kadar hikayeleri mitolojik olsa da, Antik yunan kültürü ve önemli savaşlarına (Yunan- Pers savaşlarına) ait salt fikirleri anlamamıza yardımcı olmuştur. Ardından yunan filozofları doğayı ve doğal süreci mitolojik öğelerden ziyade doğal nedenler aramaya başladılar.Böylelikle doğa filozofları doğmuş oldu.Doğa filozofları doğal süreci doğanın kendisini gözlemleyerek anlamaya çalıştılar. Şimşeğin ve gök gürültüsünü, kışı ve ilkbaharı tanrılar dünyasındaki  bir takım olaylarla açıklamaktan çok farklı bir şeydi bu.Böylelikle felsefe dine bağlı olmaktan kurtulmuştu.





Jacques-Louis David- Sokratesin ölümü






İÖ.450 yılların Atina yunan kültür başkenti konumundaydı.Dönemin en ünlü filozoflarından Sokrates Atina pazarlarında dolaşır insanlara sorular sorardı.Sokrates bir şey bilmiyormuş gibi yapmakla insanları akıllarını kullanmaya zorluyordu.Cahil rolü oynuyordu 
bir bakıma Sokrates.Buna psikolojide Sokratik ironi deniliyor.Bazen Sokrates'le 
karşılaşmak pahalıya patlayabilir insan koca bir kalabalığın önünde küçük düşebilirdi.Bu yüzden Sokrates'i çoğu zaman dönemin burjuvası ve iktidar sahipleri sinir bozucu buluyorlardı. Sokrates'e göre erdem, bir biçimde bilgiyle eştir.Bununla beraber ,evrensel iyi ve doğruluk normları olduğundan da bahseder. Bu konseptlerin evrensel yönü hem doğru bilgiyi, hem evrensel olanın bilgisini, hem de tüm insanlar için geçerli olan objektif ahlakı sağlamlaştırmasıdır.Mutlak erdeme  yani  yunanca (Arete'ye) sahip olan kişi işlerini doğru şekilde yerine getirecektir.Sonuç olarak iyi, mutluluk, erdem vb. evrensel kavramların kavramsal analizi ahlakî davranış için önemlidir.Hiçbir yazılı kaynağı olmamasına karşın Sokrates bir konuşma ustasıydı.Bugün Platon sayesinde felsefi  öğretilerini anlayabiliyoruz.Lakin İ.Ö 399 yılında, ''gençliği yozlaştırmak'' ve ''yeni tanrılar ortaya atmak'' la suçlandı ve ölüme mahkûm  edildi.Kendi çağının bile anlaşmaz bir kişisi olmuş olan Sokrates  döneminden sonrakilere ilham kaynağı olmuştur.